Yıllar süren işgal sırasında harabeye dönen Füzuli, zorlu bir savaşın ardından İHA’ların da desteğiyle özgürlüğüne kavuştu. Yakılıp yıkılan koca bir şehrin karşısında şimdi yeni Füzuli yükseliyor.
1993’e gelindiğinde Başkent Bakü’deki gelişmeler daha da karmaşıklaşmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Elçibey, cephedeki yanlış uygulamalardan ve yenilgilerden ötürü Cephe Komutanı Albay Suret Hüseyinov’u görevden almıştı. Fakat Rusya’nın Azerbaycan’ı terk ederken silahlarını Suret Hüseyinov’a vermesi nedeniyle palazlanan Suret Hüseyinov da Azerbaycan’ın ikinci büyük şehri Gence’de Haziran 1993’te ayaklanma başlatmıştı. Ben de o tarihte Gence’ye giderek 32 yaşındaki darbeci Albay Suret Hüseyinov ile görüşen tek Türk gazetecisi olmuştum. Anımsıyorum da tam anlamıyla kardeşin kardeşe silah doğrulttuğu günlerdi. Aynı üniformayı giyen, aynı bayrak uğruna savaşan ve aynı ülke adına ölen insanların karşı karşıya geldiğine tanık olmuştum.
Füzuli’ye ölüm yağıyor
Bakü çok gerilimli bir süreç yaşarken cephe hattında da Ermenilerin Şuşa’dan sonraki hedefleri 100 bin civarında insanın yaşadığı Füzuli ve Gubatlı’ydı…
Güneyden Karabağ’ın İran sınırına kadar olan bölgeyi yoğun top atışına tutan Ermeniler kuzeyden de Murov Dağı’na dayanmışlardı… Füzuli ve Gubatlı’yı kuşatan Ermeniler, Füzuli-Agdam yolunu ele geçirdikten sonra Füzuli kent merkezini yoğun topçu ateşine tutuyordu. O günlerde ben de Füzuli’deydim. Yaşananları da 18 Nisan 1993 tarihli Milliyet’te şöyle aktarmıştım:
Ermeni zulmünden kaçan siviller Füzuli’yi terk ediyor. İki günde 20 bine yakın insan bölgeyi terk etti. Düşen bombalar ve füzeler eşliğinde. Araç bulamadıkları için de insanlar hayvanlara yükledikleri ya da kendilerinin sırtlayabildikleri
yatak-yorgan gibi eşyalarla kaçışıyorlar.
Füzuli-Beylagan yolu Azerbaycanlı köylülerin kendi olanaklarıyla yaptığı çadırlarla dolu. Koyununu, keçisini, tavuğunu alan insanlar, birer-ikişer gün dağlarda konaklayarak Azerbeycan içlerine doğru kaçıyor. Çavşadlı ve Kaçar’ın da Ermenilerin eline geçtiği haberleri geliyor ama bölgedeki Azerbaycan Türklerinin sonu bilinmiyor.
Füzuli’nin boşaltılmasından sonra hastane de tümüyle askeri amaçlı kullanılır hale geldi. Hastanedeki tüm siviller helikopterlerle Bakü’ye taşındı. Bir süre önce insanların dolaştığı Füzuli sokakları boş ve ıssız… Düşen top mermileri ve füzeler nedeniyle kentte can güvenliği yok. Buna rağmen Azerbaycanlılar topraklarından çıkmamakta, Ermenilere direnmekte kararlı. Dün başlayan taarruzla 2 kilometreye kadar yakınlaşan Ermeniler geri püskürtüldü.
Murov Dağı kan akıyor
Çarpışmalar sürerken kısa süre önce düşen Kelbecer’den Murov Dağlarına kadar Ermenilerin taarruzu şiddetini artırmıştı. Azerbaycan Ordusu tanklara karşı kahramanca mücadele veriyordu. Ölen Ermeniler arasında Rus askerleri de vardı. Aşırı soğuk ve kar yağışı altında göğüs göğse süren çarpışmalarda Murov Dağı’nın 3 bin 500 metre yükseklikteki kritik zirveyi ele geçiren Azerbaycan Ordusu, Kelbecer’i kurtarmayı hedefliyordu. Kelbecer’den gelen haberler ise çok kötüydü. Bölgedeki 60 bin sivilin kaçtığı söyleniyor, 15 bine yakın kişinin sonları hakkında bilgi alınamıyordu. Ermenilerin dinlemelere takılan telsiz konuşmaları da dehşet vericiydi:
Esirleri öldürün ve 10 metre derine gömün. O bölgedeki toprağı düzleyin…
Füzuli’ye dönenlere verilen bu yeni evlerin sakinleri, pencerelerinden eski evlerini görüyor, hüzün ve mutluluğu birlikte yaşıyor.
Harabe ve yeni
Zafer Yolu’nda Füzuli girişindeki kontrol noktasını geçtikten sonra göğüs göğse çarpışmaların yaşandığı şehit kanlarıyla sulanan savaş alanının tam göbeğinden şehir merkezine doğru ilerliyoruz. Yolun her iki yakasındaki Ermenilerin savunma hatları, tankların geçişini engelleyici kanallar ve mayın tarlalarının arasından…
İlk Şehit Anıtı
Bölgeye hâkim bir tepede Azerbaycan bayrağı dalgalanıyor, altında da İlk Şehit Anıtı var. Üzerinde “Vatan uğrunda canlarından geçen kahramanların şehid olduğu ilk yerlerden biri” yazıyor. Yanı başında da ele geçirilen Ermeni mevzileri… İçinde de bozguna uğrayan Ermeni askerlerinin miğferleri, kaçarken bıraktığı bazı mühimmatlar duruyor… Tepeden bir süre sessizce savaş alanına bakıyorum. Manzara vatan toprağı için mücadelenin kutsallığını, cesareti, fedakarlığı
o kadar net ortaya koyuyor ki…
Yola devam… Şehir merkezine girmeden zaferden sonra yapılan Füzuli Havalimanı levhası var. Karabağ’ın ilk havalimanı, ikincisi de Zengilan’da yapıldı. Laçin’de de üçüncüsünün yapımı devam ediyor.
Füzuli’de üzüntü ve mutluluğu aynı anda yaşıyorum. Çünkü 32 yıl önce gördüğüm
o güzelim şehir yok ortada. Ermeniler koca şehri yakıp yıkmışlar, yok etmişler. Sağlam tek bir bina kalmamış, her yer harabeye dönmüş. Neresi, cadde ya da sokak belli bile değil. Ama hemen karşısında mayınlardan arındırılan bölgede açılan ve alt yapısı hazırlanan Azerbaycan’ın Umum Milli Lideri Haydar Aliyev ve Demir Yumruk caddelerinde çağdaş, akıllı binalarıyla yeni Füzuli canlanıyor. Yeşil alanlar, otoparklar, çocuklar için oyun alanları, her şey planlanmış ve yapılmış. İnşaat tüm hızıyla sürüyor, kamyonlar, iş makinaları durmaksızın faaliyette. Biten binaların bir bölümünde de yaşam
başlamış, marketler, kafeler çalışıyor. Oyun alanları da çocuk sesleriyle çınlıyor.
Eski karanlık günler
Füzuli sakinleri Süreyya Abbasova (58), Sadakat Aliyev (55), Havar Aliyeva (58) ve Güner Mehdeva (37) ile konuşuyorum. İşgal günlerinde yedi yaşında olan Güner Mehdeva dışında hepsi eskideki karanlık günleri, acıyı yaşamış, gözyaşı dökmüş kadınlar. Önce yolun karşı tarafındaki 30 sene önce terk ettikleri, doğup büyüdükleri, yakılıp yıkılmış, harabeye dönmüş evlerinin önünde, eskideki karanlık günleri, acıları anlatıyorlar. Benim de o günlerde Füzuli’de olduğumu öğrenince sarılıyorlar. “Burası okuldu, hastaneydi” diye tek tek yıkıntıları gösteriyorlar. Mayın tehlikesi nedeniyle daha ileriye de gidemiyoruz.
Sonra hep birlikte yolun karşısına geçip nüfusa göre 2+1 ve 3+1 olarak verilen yeni evlerini dolaşıyoruz. Geniş odalı, ferah evlerde her ayrıntı düşünülmüş. Evlerinin balkonlarından, pencerelerinden baktıklarında da doğup büyüdükleri eski evlerini
görüyorlar. Dolayısıyla onlar da hüzün ve bugünlere kavuşmanın mutluluğunu, sevincini birlikte yaşıyorlar.
Şu ana dek Füzuli’ye dönüp yerleşen nüfus bini aşmış durumda, yıl sonuna kadar da 2 bini bulacak. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 17 Ekim “Füzuli Şehir Günü” dolayısıyla Füzuli’ye taşınan vatandaşlar ve ilçe halkının temsilcileriyle yaptığı görüşmede bu bağlamda söyledikleri de şunlardı: “Bütün şehirlerimiz Füzuli gibi olacak. Çünkü Füzuli’de ilk kentsel planlama projesini hayata geçiriyoruz. Büyük Dönüş Programımızın ilk etabı olan 2026 yılı sonunda Füzuli ilinde 22 bin, Karabağ ve Doğu Zengezur genelinde
ise 140 bin kişi yaşayacak.”
Karabağ’a, ata yurduna dönüş planlı ve hızla devam ediyor yani…
Bölgeye hâkim bir tepedeki İlk Şehit Anıtı.
Ermeni savunma hattı İHA desteğiyle yarıldı
Füzuli Operasyonu, Azerbaycan Ordusu’nun İkinci Karabağ Savaşı’nda güney cephesindeki en önemli savaşlarından biriydi. İşgalci Ermenistan tarafından temas hattında birkaç savunma hattının kurulması Füzuli’nin ele geçirilmesini geciktirdi. Sürekli taktik değişiklikleri ve İHA’ların desteğiyle de başarı geldi. Operasyon sonucunda Ermeni Ordusu çok fazla insan gücü ve ekipman kaybetti. Savunma hattının kırılması ve Şuşa’yla Hankendi’ye giden yolun açılması, Azerbaycan Ordusu’nun güney cephesi boyunca Karabağ’ın içlerine doğru ilerlemesi için geniş fırsatlar oluşturdu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Füzuli’nin alınmasından sonraki ulusa sesleniş konuşmasında bunlara değinerek şunları dedi:
“Füzuli için yapılan savaşlar zorlu savaşlardı. Zamanla bu savaşlar hakkında kitaplar ve eserler yazılacaktır. Büyük profesyonellik, beceri, cesaret ve özveri gerektiren bir savaştı. Çünkü bu 30 yıl boyunca düşman, temas hattına o kadar güçlü bir sur inşa etti ki, bazıları Füzuli şehrini işgalden kurtarmanın imkansız olduğunu düşündü. Ancak muzaffer Azerbaycan Ordusu, düşmanla baş etmeyi başardı ve kısa sürede Füzuli ilçesine bağlı köylerin çoğu ve Füzuli şehri düşmandan kurtuldu.”
Tüm şehir yıkıldı
Aliyev’in Ermenilerin Füzuli’de yaptıkları vahşetle ilgili anlattıkları ise yürek yakıcıydı:
“Füzuli’den bahsederken elbette bilmeliyiz ki şehirden geriye hiçbir şey kalmadı, anıt yok, tek bir güvenli bina yok. 30 yıl boyunca vahşi hayvanların, yırtıcı hayvanların, çakalların ellerindeydi. Tüm binalar yıkıldı, dini anıtlarımız yıkıldı, her şey yağmalandı, evlerin çatıları, pencereler, eşyalar, her şey. Sanki vahşi bir kabile şehri ele geçirmiş gibiydi. Füzuli’nin kalıntıları, Ermeni faşizminin bir tezahürü ve Ermeni faşizminin bir tanığıdır. Füzuli’ye döneceğiz, bütün köyleri yeniden inşa
edip güzelleştireceğiz. Hayat o köylere geri dönecek…”
Dönüldü de…
Tunca Bengin, 1993 yılında Füzuli’ye ölüm yağarken yine o topraklardaydı.
YARIN: KAFKASYA’NIN HİROŞİMASI AGDAM